Askerin biri bir bakışta herkesin boyunun ölçüsünü tam olarak doğru söylüyormuş ve arkadaşları buna çok şaşırıyorlarmış. Bir gün bunu komutana da götürmüşler ve olan biteni anlatmışlar. Komutan inanmamış... - "Söyle bakalım benim boyumun ölçüsü kaç?", demiş. Asker aşağıdan yukarıya komutanı süzmüş ve "1.75 efendim", demiş. Komutan: - "Doğru.. Hayret, nasıl bildin?" demiş. Asker "Bilirim tabi efendim, ben kereste uzmanıyım.."
BEN TAVAYA YAPIŞTIM:
Bir gün bir bilim adami yilbasi nedeniyle hastaneleri gezip akillanan delileri salmaya karar vermis. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hic akillandigina kanaat getirilen deliye rastlamamis.
En sonunda bir hastaneye gitmis birde bakmis ki bütün deliler zipliyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormus:
-"Bunlar neden böyle zipliyorlar?"
-"Bunlar kendilerini misir patlagi zannediyorlar." demis
Birde bakmislar ki bir tanesi ziplamadan yatagin üzerinde sabit bir sekilde duruyormus. Hemen ona yaklasarak sormus.
-"Sen neden ziplamiyorsun?"
-"Ben tavaya yapistim..."
MİNÜBÜS YOLCULUĞU:
Okula ulasmak için, Beşiktas Akaretler'den Sarıyer minibüsüne biniyorum. Epey bosça olan minibüse, orta yaslarda bir abi biniyor ve benim gibi en öndeki üçlü koltuga, yanıma oturuyor. Az sonra cebinden cüzdanı çıkarmak için hafifçe ayaga kalkan abimiz, minibüsçünün ani freni ile kafasını sert bir sekilde minibüslerde motor kabini üzerinde bulunan tahta para kutusuna çarpıyor. Ebleh bir bakisla yerine oturan abide bir kısa devre olmus olacak ki, parayı minibüsçüye uzatıyor ve:
- Bi kısa camel versene!
SALAVAT GETİRME:
ders din=
cuma günü hoca sınıfa girer önce yoklamayı alır daha sonra
"şu mübarek gün bir salavat getirelim" der ve bütün sınıf başlar salavat getirmeye alla hümme......................................3 kere salavat çektikten sonra sınıf tekrar başka salavat çekmeye
hoca=bu son çocuklar ders işliycez
dersin bitmesine son 5 dk var
hoca elinde not defteri "bu son çocuklar allah yarattı demem basarım 1 "
ögrencilerden biri=beyler yeter çok sevaba girdik bünye kaldırmıyo alışık degiliz:D
hocaya sorarlar "hocam kaç dk var".. hoca"5 dk" diyince beyler daha 5 dk varmış sevaba girmeye devam alla hümme...............................................
MAİL:
Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görürür ve karısına e-mail atmaya karar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir.... Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür, arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.
Kime : Sevgili karıma
Konu : Yeni ulaştım.
Tarih : 16 Mayıs 2004
Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Herşey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış.Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.
Not : Burası çok sıcak.
PRİNTER:
Sene 1992, üniversite yillari. Anneannemin hac parasiyla zar zor bir bilgisayar kapatmisiz ama printer'a para kalmamis. Aksam vakti printer'i olan bir arkadasa gidip aleti ödünç aldim, eve dönüp proje çıktısı alacağım.Ankara'da her kış olduğu gibi yerler yine buz.Kayıp düşer de alete bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi,taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimligini gösterdi. Ben kucagimdaki cihazin inmemek için uygun bir bahane oldugu düsüncesiyle elde kimlik arabada bekledim.Polis abi geldi, kapiyi açti, ve aramizda söyle bir diyalog geçti:
- O ne len ööle?
- Printer - (yanindaki öteki polise dönerek)Ecnebi oolum bu.
Sonra gülümseyerek kapiyi kapatti,güle güle manasina ikisi birden el salladilar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra şöför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayi kullanamiyordu.
TEBEŞİR:
Ders yine kalkülüs. hoca büyük bi sevkle anlatiyo. tamamen konuya konsantre olmus. ama tebesirinin ufacik kaldigini farkediyo. uyuklayan bi öğrenciye
- "e hadi çık tebeşir bul yan siniftan" diyo.
çocuk çikiyo harbiden. ama yan sinif diye ayni amfiye diğer kapidan giriyo ve yine bizim hocaya
-"hocam yan siniftan tebeşir istiyolar" diyo.
hoca da derse konsantre ya,
-"ya ben de az önce bi öğrenci gönderdim alsin diye. bizde de yok" diyo.
cocuk da
-"haa taam" diyip çikiyo. sonra diger kapidan tekrar girip
-"yokmus hocam. aa nasi yani ya"
diyince hoca da öğrenci de durumu çakıyolar. inanilmaz ama gerçek
GAZETE:
Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
-Papendreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı...Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış :
-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.
Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim...
AVCI VE AYI:
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi? Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?
İŞTE CESARET:
CESARET!!!
Karacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker;
- "Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş. Komutanı yere yatmasını istemiş.
Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek :
"İşte cesaret" demiş.
Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;
- "Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş. Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş. Asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi dönerek :
"İşte cesaret" demiş.
Sıra gelmiş Denizci'lerin komutanına. Komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve;
- "Emret komutanım" demiş. Komutan : "Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş. Asker : " s..tir lan it yiyosa sen atla .!" demiş. Komutan, diğer komutanlara dönerek : "İşte asıl cesaret budur" demiş...
ZEKİ ÇOCUK ALİ:
Küçük Ali okula
başladığından beri her gün öğretmeni Aysel hanıma gidip,
"Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benim yerim birinci
sınıf değil,ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni
üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermiş.
Bundan sıkılan Aysel öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul
müdürüne
çıkmış ve olayı anlatmış.
Okul müdürü:
-"Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa
koyalım" ve başlamış sorgulamaya,
-iki kere iki?
Ali hemen
-"Dört" demiş,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen
-"Yetmiş iki" demiş,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen
-"Dört" demiş.
Bu sırada Aysel hoca da;
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım" demiş ve sormuş:
-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var,
bu nedir?
''Ali hemen
-"Ayak" demiş.
Aysel hoca sormuş
-"Peki senin pantolonunda olup ta benim pantolonumda olmayan şey
nedir?"
Ali hemen yanıtlamış
-"Cep".
Bunun üzerine Aysel hoca dönmüş müdüre,
-"Üçe koyalım hocam" diyecekken Müdür, Aysel hocanın sözünü
kesmiş,
-"Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
suale ben bile doğru cevap veremedim"
PELTEK ÖĞRENCİ:
Çocuk peltekmiş. okulda öğretmeni tahtaya 'kedi şu sütü iç' yazmış.
Öğretmeni çocuğu tahtaya kaldırıp yazıyı okumasını istemiş.
çocuk: 'tedi tu tütü it'demiş.
Öğretmeni doğru okumasını istemiş
çocuk tekrar 'tedi tu tütü it'demiş.
Öğretmen sinirlenmiş doğru okusana demiş.
Çocuk: 'Anatını tattıminin tedisi ittene tu tütü'
YAŞLI ADAM:
Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve, "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim..."
der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der;
"Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim."
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.
"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?"
"Olanaksız bayım" der içlerinden biri, "Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."
İLGİNÇ ÖLÜMLER:
İlginç Ölümler
+Buenes Aires’te karisini sinirlenip onu oldurmeye kara veren adam,otelin 23. katindaki odalarindan karisini asagi atar.Kadin elektrik tellerine takilir.isini saglama almak isteyen adam pesinden atlar.Telleri tutturamaz,yere cakilir
+Misirli ciftci,Nil Nehri’ne dusen tavugunu kurtarmak icin suya girer.Ancak girdaba yakalanir.Kiyiya donemiyince haykirarak yardim ister.Bu kez oglu atlar suya.O da girdaba yaklanir.Berberce yardim isyerler.Derken adamin kizi,karisi ve iki komsulari da ayni kaderi paylasirlar.Sonunda tavuk kurtulut ama 6 olu birakir!
+Irakli terorist Khay Rahnajet icinde bomba olan paketi postayla suikast adresine gondermeye kalkar.Ancak yeterli sayida pul yapistirmadigi icin paket,ev adresine geri gonderilir.icinde bomba oldugunu unutan acemi terorist Rahnajet paketi acar.Sonrasi malum!
+Astronomi biliminde cigir acan Danimarkali bilim adami Tycha Brahe ‘vaktinde tuvalate gidemedigi icin’ oldu.Zira 16. yuzyilda yemek bitmeden ziyafet sofrasindan ayrilmak hakaret olarak kabul edilirdi.Brahe de cok icmedsiyle bilinen bir adamdi ama o gece solene gelmeden once tuvalete gitmeyi unutmustu. Yemekte ickiyi fazla kaciran Brahe 11 gun aci cektikten sonra oldu.
+Guney Afrika’nin Cape Town sehrindeki bir hastanede gizemli olumler oluyordu.üstelik olumlerin hepsi Cuma gunu,311 numarali yogun bakim odasinda gerceklesiyordu.Hemsireler ve doktorlar buna bir cozum bulamayinca devreye polis girdi.Arastirmalar sonuc vermedi,sir olulere uzun sure aciklama getirilemedi.Uzmanlar odanin havasini bakteriyolojik olarak kontrol ettiler sonuc sifidi.Tabi bu arada 311 numarali odadaki hastalar sebepsiz olmeye devam ediyordu.Sonunda oda surekli gozetim altina alindi ve neden ortaya cikti.Cuma sabahi saat 06:00 da odalari temizleyen gorevli,hastanin basinda bulunan solunum fisini cekerek elektrik supurgesinin fisini takiyordu.isini bitirdikten sonra solunum cihazinin fisini tekrar takiyordu ama...
+Marco ve Roberto adli iki kardes hic gecinemiyorlardi.Roberto’nun sık sık kendisiyle dalga gecmesine dayanamayan Marco,kardesine sıktıgi kursunla oldurdu.Ama onun olumunden 5 dakika sonra kendisi de can verdi.Cunku Marco ile Roberto ayni dolasim sistemini paylasan yapiYASAK KELİME ikizlerdi.Roberto olunce Marco’nun da kan dolasimi durmustu.
+ABD’nin Alabama eyaletinde 25 yasindaki bir asker aliskanliginin kurbani oldu.Pencere kenarina oturarak tukurugunu buyuk tencere seklinde sokak lambasina isabet ettirmeye calisan asker dengesini kaybederek 11. kattan duserek hayatini kaybetti.
+1995 yilinda Coca-Cola makinasindan bedava soda almaya calisan bir adam aniden firlayan cola kutusu yuzunden hayatini kaybetti.
+43 yasindaki Ukraynali adam balik tutmak istemisti.Evinden cektigi elektrik kablosunu yan taraftaki dereye sokarak elektrik sokuyla baliklari oldurmeye calisyordu.Carpilan baliklar su yuzune ciktiginda,onlari toplamaya gitti.Ama kablonun hala suyun icinde oldugunu unutmustu.Adamcagiz elektrige kapilarak can verdi.